8 Aralık 2014 Pazartesi

       Yarını kazanmak için bugün kaybetmek iyidir
Beşiktaş-Trabzon oyunundan çıkarılması gereken en temel ‘öğreti’ nedir?
Slaven Bilic’in Trabzonspor’u çok iyi analiz ettiği ve Beşiktaşlı futbolcuların kağıt üzerinde belirlenmiş streteji yüzde yüz sadakatle uyguladıkları oyunun en yalın gerçeğiydi. Ancak Konya’daki tek taraflı futbol gösterisini tamamen buna bağlamak son derece kifayetsiz bir yaklaşım olur.  Her şeyden önce Beşiktaş bir proje takımı ve bu projeye 1,5 yıldan beri emek veriliyor. 

Futbolcular arasındaki duygu bağı, sezgi bağı, yardımlaşma bağı keyfiyet derecesinde. Sistemin ezberleri var; takım bu ezberlerin üzerine serpiştirdiği yüksek enerji ve kreatif zenginlikle oynuyor. Trabzonspor,  şu anda bu kıvam noktasının çok gerilerinde. Galatasaray maçındaki yüksek performanstan dolayı zirvelere çıkarılan beklentilere ‘gerçeğin acı cevabı’ olarak değerlendirilebilir Beşiktaş hezimeti.
Ersun Yanal’ın taktik anlayışı yanlış mıydı?
Beşiktaş özelinde düşünürsek Ersun hocanın hatalı olduğunu söyleyebiliriz. Siyah-beyaz pıranhalar Trabzonspor savunmasına önde baskı uyguladı, orta sahadaki top sever ayakları ve kanatları işletmedi ve ileride Ocar Cardozo’yu yalnızlaştırdı. Gerçekten Paraguaylı’nın yalnızlığı dramatik düzeydeydi. Özetle Bordo-Mavili takımın yapmak istediklerini Beşiktaş yaptı. Yanal’ın hayallerini Bilic gerçeğe dönüştürdü. Ersun hoca, elindeki kadronun şu andaki fizik ve tempo kalibresini dikkate alarak daha farklı bir hikayeyle sürebilirdi takımını güçlü rakibinin karşısına…Ben ortaya çıkan bu farklı mağlubiyete rağmen Yanal’ın, temel oyun felsefesinden vazgeçmemesi taraftarıyım. İşte Beşiktaş örneği, birçok büyük oyunda bedel ödeme pahasına ısrarla kendi şarkısını söylemeye devam ederek hiç de uzun sayılmayacak bir süreçte bugüne geldi Siyah-Beyazlı takım. Şayet Yanal, birkaç istisna dışında genelde teknik direktörlerimizin sarıldığı ‘rakibe göre taktik’ anlayışına demir atarsa Trabzonspor’a büyük maçlar kazandırabilir ama ortaya büyük hayallere yelken açmış bir takım çıkaramaz. Yani bugünü kurtarırken yarını kaybeder.
Peki asıl problem uygulamada mı?
Kesinlikle temel sıkıntı uygulamada. Trabzonspor’un kadro yapısı kaliteyle vasat arasında gidip geliyor. Takımda kalite ve klas payesini boynuna asmış önemli isimler var. Ancak oyuncuların daha çok mesafe kat etmesi gerekiyor. Mesela Mehmet Ekici…Daha düşük tempolu oyunlarda top ‘sadık bir köpek gibi’ ondan kolay kolay ayrılmıyordu. Ayrıldığı zaman da onun dilediği adrese gidiyordu. Gel gör ki pazar gecesi öyle olmadı. Çünkü Mehmet fizik katile ve tempo anlamında henüz istenilen düzeyde değil. Özer de, Costant da, Musa da, Yusuf da diğerleri de öyle. Takımın oyun pratiği; fiziki kalite, beceri ve yardımlaşma üçgeninde gelişmeli. Bütün oyuncuların bireysel performansları daha yukarılarda dolaşmalı. Trabzonspor işte o merhaleye geldiği zaman ‘takım olma aşaması’nı tamamlamış demektir.
            Ve unutmayalım Onur’un yokluğu taşınması zor bir eksiklik Trabzonspor için. Şayet Fatih, bu maçın altında ezilirse bundan sonraki oyunlarda da ciddi sıkıntılar yaşanır.

Sadede gelirsek Trabzonspor, Beşiktaş mağlubiyeti sayesinde önünde alması gereken mesafenin boyutunu gördü. Karamsarlığa, helecana kapılmaya gerek yok. Yanal’a sabredilir ve destek verilirse emin olun birkaç ay sonra izleyeceğimiz Trabzonspor çok farklı olacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder