3 Aralık 2014 Çarşamba

GOLCÜ
Yaman bir soru: Modern futbol golcünün tanımını değiştirdi mi?
Modern futbolla birlikte değişen sadece forvetin tanımıdır.  Golcü ise nüvede yani çekirdekte var olan istidadın vücut bulmuş halidir. Geliştirilebilir bir yeteneği ifade etse de kökleri öze aittir. Bu sebeple iyi bir forvet olmakla ile iyi bir golcü olmak aynı şey değildir.
Golcü ile top arasında bambaşka bir lisan vardır. Ve kontratları hiç bitmez. Top, uslu bir çocuk gibi onun dilediği adrese doğru koşar, nazlanmaz kapris yapmaz. Çünkü yeşil arenada kendisine ondan daha iyi davranan yoktur.

Top amansız gladyatör kavgasından sıkıldığı anda golcüyü arar bulur. Onun soylu dokunuşuna sığınır ve tribünlere unutulmaz bir hayat öpücüğü gönderir.
Dilerseniz bu soyut yolculuktan çıkarak meseleye kostüm giydirelim. Golcü eşittir Oscar Cardozo, golcü eşittir Tanju Çolak, golcü eşittir Van Basten…Topla bu gol adamlarının ilişkisi hayal edin, bana hak vereceksiniz.
Ve hemen sadede geleyim. Şayet bir takımım olsaydı hiç düşünmez onu ‘golcü’den kurmaya başlardım. Nedeni basit; iyi bir takım değilseniz kolay kolay kazanamazsınız ama iyi bir gol adamımız ya da adamlarınız yoksa iyi takım olduğunuz ve iyi oynadığınız halde yine kazanamayabilirsiniz.
İşte Bursaspor ve Eskişehirspor takımlarının Fenerbahçe karşısındaki oyunları, Gaziantepspor’un Galatasaray maçındaki performansı. Ne kadar etkileyiciydi değil mi? Ama kazanamadılar. Çünkü golcüleri yoktu. Rakiplerinden 10 km daha fazla koşmaları sonucu değiştirmedi. Oynadıklarının, ürettiklerinin çoğunu heba ettiler. Girilen onca pozisyon son vuruş becerisinden mahrum kaldığı için tabelaya not düşülemedi. (Elbette bu maçlarda ciddi hakem hataları da yaşandı. Konumuz olmadığı için onlara girmeyelim)
Cardozo’nun çok koşması gerekir mi?
            Çok koşmak doğru oyun formasyonunda sonuç getirir. Doğru oyun için akıl, bilgi ve tecrübe gerekir. Cardozo doğru oynayan bir golcü. Ondan Umut Bulut tarzında kendisini hırpalama pahasına rakip savunmayı dağıtmasını beklemek anlamsız. Paraguaylı, iki şeyi gayet başarılı şekilde yapıyor. 1: Kendisini gol vuruşlarını yapabilecek dirilikte tutmaya özen gösteriyor. 2: Temposunun elverdiği ölçüde zaman zaman rakip savunmayı peşine takarak önde boş alan ve pozisyon alternatifleri oluşturuyor. Bu sayede modern forvet fonksiyonuna da cevap vermiş oluyor. Daha fazlasını istemek  onu ‘golcü’ hüviyetinden uzaklaştırır.
Gençlerbirliği maçındaki gol vuruşlarını hatırlayalım. Zeka, ustalık, görüş açısı, beceri, rahatlık, denge kıvamı ve ve…Bu kavramların tamamı attığı üç golde de eksiksiz vardı.
            Oscar Cardozo özelinde tekrar hatırlatayım. Şayet kolay gol atabilen forvetiniz yoksa bırakın kötü oynadığınız halde kazabilmeyi rakipten üstün olduğunuz karşılaşmalarda dahi yakıcı puan kayıpları yaşayabilirsiniz. Öyleyse nesli tükenmekte olan hakiki golcülerin kıymetini bilelim.

            Son söz: Ortalıkta hakiki golcüler cirit atmıyor maalesef. Takımlarımızı  ‘golcü antrenörlüğü’ müessesesini (tıpkı kaleci antrenörlüğü gibi) biran önce hayata geçirmeye davet ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder