GOLCÜ
Yaman bir soru: Modern
futbol golcünün tanımını değiştirdi mi?
Modern futbolla birlikte değişen sadece forvetin tanımıdır. Golcü ise nüvede yani çekirdekte var olan istidadın
vücut bulmuş halidir. Geliştirilebilir bir yeteneği ifade etse de kökleri öze
aittir. Bu sebeple iyi bir forvet olmakla ile iyi bir golcü olmak aynı şey
değildir.
Golcü ile top arasında bambaşka bir lisan vardır. Ve
kontratları hiç bitmez. Top, uslu bir çocuk gibi onun dilediği adrese doğru
koşar, nazlanmaz kapris yapmaz. Çünkü yeşil arenada kendisine ondan daha iyi
davranan yoktur.
Top amansız gladyatör kavgasından sıkıldığı anda golcüyü arar
bulur. Onun soylu dokunuşuna sığınır ve tribünlere unutulmaz bir hayat öpücüğü
gönderir.
Dilerseniz bu soyut yolculuktan çıkarak meseleye kostüm
giydirelim. Golcü eşittir Oscar Cardozo,
golcü eşittir Tanju Çolak, golcü eşittir Van Basten…Topla bu gol
adamlarının ilişkisi hayal edin, bana hak vereceksiniz.
Ve hemen sadede geleyim. Şayet
bir takımım olsaydı hiç düşünmez onu ‘golcü’den kurmaya başlardım. Nedeni
basit; iyi bir takım değilseniz kolay kolay kazanamazsınız ama iyi bir gol
adamımız ya da adamlarınız yoksa iyi takım olduğunuz ve iyi oynadığınız halde
yine kazanamayabilirsiniz.
İşte Bursaspor ve Eskişehirspor takımlarının Fenerbahçe
karşısındaki oyunları, Gaziantepspor’un Galatasaray maçındaki performansı. Ne kadar
etkileyiciydi değil mi? Ama kazanamadılar. Çünkü golcüleri yoktu. Rakiplerinden
10 km daha fazla koşmaları sonucu değiştirmedi. Oynadıklarının, ürettiklerinin
çoğunu heba ettiler. Girilen onca pozisyon son vuruş becerisinden mahrum
kaldığı için tabelaya not düşülemedi. (Elbette bu maçlarda ciddi hakem hataları
da yaşandı. Konumuz olmadığı için onlara girmeyelim)
Cardozo’nun çok koşması gerekir mi?
Çok koşmak doğru oyun formasyonunda
sonuç getirir. Doğru oyun için akıl, bilgi ve tecrübe gerekir. Cardozo doğru
oynayan bir golcü. Ondan Umut Bulut tarzında kendisini hırpalama pahasına rakip
savunmayı dağıtmasını beklemek anlamsız. Paraguaylı, iki şeyi gayet başarılı
şekilde yapıyor. 1: Kendisini gol
vuruşlarını yapabilecek dirilikte tutmaya özen gösteriyor. 2: Temposunun elverdiği ölçüde zaman zaman
rakip savunmayı peşine takarak önde boş alan ve pozisyon alternatifleri
oluşturuyor. Bu sayede modern forvet fonksiyonuna da cevap vermiş oluyor.
Daha fazlasını istemek onu ‘golcü’
hüviyetinden uzaklaştırır.
Gençlerbirliği maçındaki gol vuruşlarını hatırlayalım. Zeka, ustalık,
görüş açısı, beceri, rahatlık, denge kıvamı ve ve…Bu kavramların tamamı attığı
üç golde de eksiksiz vardı.
Oscar Cardozo özelinde tekrar
hatırlatayım. Şayet kolay gol atabilen forvetiniz yoksa bırakın kötü
oynadığınız halde kazabilmeyi rakipten üstün olduğunuz karşılaşmalarda dahi
yakıcı puan kayıpları yaşayabilirsiniz. Öyleyse nesli tükenmekte olan hakiki
golcülerin kıymetini bilelim.
Son
söz: Ortalıkta hakiki golcüler cirit atmıyor maalesef. Takımlarımızı ‘golcü antrenörlüğü’ müessesesini (tıpkı kaleci
antrenörlüğü gibi) biran önce hayata geçirmeye davet ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder