6 Ocak 2015 Salı

Alman modelinin kötü kopyası
Futbol Federasyonu’nun yabancı sınırlamasını kaldırması Türk futbolunun geleceğine bir darbe midir?
Tam aksine bu kararın Türk futbolunun önünü açacağı kanaatindeyim. Ancak getirilen kriterler noktasında ciddi eksikler ve yetersizlikler söz konusu. Yeni uygulama şu haliyle Almanya’yı ayağa kaldıran modelin kötü bir kopyası gibi duruyor. Şayet bazı rötuşlar yapılmazsa kısa süre sonra yine başa döneriz. Dünü heba ettiğimiz gibi bugünü ve yarını da heba etmiş oluruz.

Peki Almanya’yı ayağa kaldıran modelle karşılaştırdığımız zaman arada ne gibi farklar var ya da yeni uygulamanın eksikleri neler?
Önce önümüzdeki sezondan itibaren uygulamaya girecek yeni kararı özetleyelim:Yabancı sınırlaması kaldırılıyor, buna karşılık takımlar 28 kişilik kadrolarında en az 14 yerli oyuncu bulundurmak zorunda ve bu oyunculardan 2 tanesi alt yapıdan yetişmiş olacak. 18 kişilik kadroda ise en az 7 yerli oyuncuya yer verilecek. Ve kadrodaki kalecilerden 1 tanesinin yerli olma mecburiyeti var. Ayrıca başka ülke milli takımlarında forma giyen Türk oyuncular yabancı statüsünde sayılacak.” Kararın özeti bu…
Şimdi Alman modelini hatırlayalım: “Yabancı sınırlaması yok. Ancak 24 kişilik kadroda en az 12 Alman futbolcu bulunuyor. Alt yapısı futbolcu yetiştirmeye uygun olan kulüpler kadroda alt yapıdan en az 8 oyuncuya yer veriyor. Bu oyuncuların 4’ünün bizzat o kulübün alt yapısında 3 yıl ter dökmüş olması gerekiyor. Diğer 4’ün de ülkedeki bir başka kulübün alt yapısında yine 3 yıl forma giymiş olma mecburiyeti var.”
Görüldüğü gibi yabancı ve yerli oyuncu tasarrufu noktasında benzer iki model. En belirgin farklılık ise alt yapıdan yetişen oyunculara verilen kontenjanda ortaya çıkıyor. Elbette şu aşamada kulüplerimizden Alman modelinde olduğu gibi kadrolarında altyapıdan 8 oyuncu bulundurmalarını beklemek rasyonalite ile bağdaşmaz. Lakin Federasyon tedrici bir yöntemle bu rakamı artırabilir. Mesela, 2 olan sayı, sezon sezon artırılmak suretiyle 5 yıl sonra 8 oyuncuya çıkarılabilir. Ayrıca kulüplerimize alt yapıya ayıracakları bütçe konusunda kriterler getirilmeli. Bununla da kalınmamalı alt yapıda görev yapacak hocaların nitelikleri, formasyonları ve alacakları ücret de asla şaşmaz kurallara tabi tutulmalı.
Şayet bunlar yapılmazsa yani meselenin altyapı tarafı göstermelik 2 oyuncu boyutunda bırakılırsa bu model Türk futbolunu bir adım ileri taşımaz. Hatta bugünü dahi aratır.
Almanya neler yaptı, nasıl yaptı?
Almanya yabancı sınırlamasını kaldıran modele 2006 yılında geçti. Ancak geçen süreçte alt yapıya 400 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yaptı. Örnek vereyim. Bundesliga’nın mütevazı takımlarından Stuttgart, alt yapıya yılda 4 milyon Euro harcıyor. Bütçesi ondan kat be kat fazla olan Fenerbahçe’nin alt yapı için yılda harcadığı para ise 1,3 milyon Euro. Dünyada alt yapı denince akla ilk gelen kulüp olan Ajax’ın bu iş için yılda harcadığı para ise 6 milyon Euro. Yanı yıllık bütçesinin yüzde 10’u. (Bence transfer hovardası kulüplerimizin çoğunluğu bu paraları rahatlıkla alt yapıya ayırabilir)
Sadede gelirsek altyapının önemini bir kere daha keşfeden Almanya, yabancı sınırlamasını kaldırdıktan sonra Bundesliga’da yerli futbolcuların yüzde 35 olan gol oranı yüzde 50’nin üzerine fırladı. Almanya hem milli takım, hem de kulüp bazında dünya futbolunun hakim rengi haline geldi. İşte son Dünya Kupası, işte Bayern Münih ve Dordmund’un Şampiyonlar Ligi’nde yaptıkları. Brezilya Milli Takımı’nın, Barcelona’nın, Real Madrid’in ya da bu sezon Roma’nın başına gelenler.

Son söz: Bence de Alman modeli, hem de hiç düşünmeden. Ama böyle değil. İlle de altyapı, ille de alt yapı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder