Alman modelinin kötü kopyası
Futbol
Federasyonu’nun yabancı sınırlamasını kaldırması Türk futbolunun geleceğine bir
darbe midir?
Tam aksine bu kararın Türk
futbolunun önünü açacağı kanaatindeyim. Ancak getirilen kriterler noktasında
ciddi eksikler ve yetersizlikler söz konusu. Yeni uygulama şu haliyle Almanya’yı
ayağa kaldıran modelin kötü bir kopyası gibi duruyor. Şayet bazı rötuşlar
yapılmazsa kısa süre sonra yine başa döneriz. Dünü heba ettiğimiz gibi bugünü
ve yarını da heba etmiş oluruz.
Peki
Almanya’yı ayağa kaldıran modelle karşılaştırdığımız zaman arada ne gibi
farklar var ya da yeni uygulamanın eksikleri neler?
Önce önümüzdeki sezondan
itibaren uygulamaya girecek yeni kararı özetleyelim: “Yabancı sınırlaması kaldırılıyor, buna karşılık takımlar 28
kişilik kadrolarında en az 14 yerli oyuncu bulundurmak zorunda ve bu
oyunculardan 2 tanesi alt yapıdan yetişmiş olacak. 18 kişilik kadroda ise en az
7 yerli oyuncuya yer verilecek. Ve kadrodaki kalecilerden 1 tanesinin yerli
olma mecburiyeti var. Ayrıca başka ülke milli takımlarında forma giyen Türk
oyuncular yabancı statüsünde sayılacak.” Kararın özeti bu…
Şimdi Alman modelini
hatırlayalım: “Yabancı sınırlaması yok. Ancak 24 kişilik kadroda en az 12 Alman
futbolcu bulunuyor. Alt yapısı futbolcu yetiştirmeye uygun olan kulüpler
kadroda alt yapıdan en az 8 oyuncuya yer veriyor. Bu oyuncuların 4’ünün bizzat
o kulübün alt yapısında 3 yıl ter dökmüş olması gerekiyor. Diğer 4’ün de ülkedeki
bir başka kulübün alt yapısında yine 3 yıl forma giymiş olma mecburiyeti var.”
Görüldüğü gibi yabancı ve
yerli oyuncu tasarrufu noktasında benzer iki model. En belirgin farklılık ise alt
yapıdan yetişen oyunculara verilen kontenjanda ortaya çıkıyor. Elbette şu
aşamada kulüplerimizden Alman modelinde olduğu gibi kadrolarında altyapıdan 8
oyuncu bulundurmalarını beklemek rasyonalite ile bağdaşmaz. Lakin Federasyon
tedrici bir yöntemle bu rakamı artırabilir. Mesela, 2 olan sayı, sezon sezon
artırılmak suretiyle 5 yıl sonra 8 oyuncuya çıkarılabilir. Ayrıca kulüplerimize
alt yapıya ayıracakları bütçe konusunda kriterler getirilmeli. Bununla da
kalınmamalı alt yapıda görev yapacak hocaların nitelikleri, formasyonları ve
alacakları ücret de asla şaşmaz kurallara tabi tutulmalı.
Şayet bunlar yapılmazsa yani
meselenin altyapı tarafı göstermelik 2 oyuncu boyutunda bırakılırsa bu model
Türk futbolunu bir adım ileri taşımaz. Hatta bugünü dahi aratır.
Almanya
neler yaptı, nasıl yaptı?
Almanya yabancı
sınırlamasını kaldıran modele 2006 yılında geçti. Ancak geçen süreçte alt
yapıya 400 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yaptı. Örnek vereyim. Bundesliga’nın
mütevazı takımlarından Stuttgart, alt yapıya yılda 4 milyon Euro harcıyor.
Bütçesi ondan kat be kat fazla olan Fenerbahçe’nin alt yapı için yılda
harcadığı para ise 1,3 milyon Euro. Dünyada alt yapı denince akla ilk gelen kulüp
olan Ajax’ın bu iş için yılda harcadığı para ise 6 milyon Euro. Yanı yıllık
bütçesinin yüzde 10’u. (Bence transfer hovardası kulüplerimizin çoğunluğu bu
paraları rahatlıkla alt yapıya ayırabilir)
Sadede gelirsek altyapının
önemini bir kere daha keşfeden Almanya, yabancı sınırlamasını kaldırdıktan
sonra Bundesliga’da yerli futbolcuların yüzde 35 olan gol oranı yüzde 50’nin üzerine
fırladı. Almanya hem milli takım, hem de kulüp bazında dünya futbolunun hakim
rengi haline geldi. İşte son Dünya Kupası, işte Bayern Münih ve Dordmund’un
Şampiyonlar Ligi’nde yaptıkları. Brezilya Milli Takımı’nın, Barcelona’nın, Real
Madrid’in ya da bu sezon Roma’nın başına gelenler.
Son
söz: Bence de Alman modeli, hem de hiç düşünmeden. Ama böyle değil. İlle de
altyapı, ille de alt yapı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder