Bu isyana kulak verin!

Beşiktaş-Galatasaray derbisine farklı bir pencere açmaya ne dersiniz?

İnsanın sadece iliklerine değil ruhuna dahi kasvet üfleyen o rüzgârlı havayı ve bu dondurucu iklimde Galatasaray’ın üç puan pişirme becerisini bir kenara bırakarak soğuk pazar gecesine fantastik bir yerden baktığımda Beşiktaş adına parıltılı yarınların ayak izlerini çok rahat görebiliyorum. Evet Beşiktaş’ın heybesinde Galatasaray kadar tecrübe yok, derinlik yok, kazanma kültürü yok, hatta bireysel kalite yok. Ama onda ve diğer takımlarda olmayan bir şey var.

Gelin bunu görmeye, anlamaya ve akabinde alkışlamaya çalışalım. Beşiktaş oynarken; sadece maçı, geceyi ve kazanma arzusunu yaşamıyor. Beşiktaş, ısrarla bestelemeye çalıştığı şarkının mısralarının peşinde koşuyor. Top siyah-beyaz ayaklara gülücükler dağıtarak geliyor ve etrafa bir öpücük mutluluğu serpiştirmeden ayrılmak istemiyor.

Hadi özetleyelim. Beşiktaş’ta tecrübe eksik, Beşiktaş’ta oyunu tutma pratiği eksik, Beşiktaş’ta topun üzerine bağdaş kurma becerisi eksik buna karşılık Beşiktaş’ta tali yollarda vereceği kayıplara gömülü kalmadan yarına dair güzel hikâyeler yazma hevesi fazla.

Bu yorgun takım, bu 16 altı gollü Ba’sı pazar akşamı sadece bir heyüla sadedinde sahada olan takım, bu sakatlıklarla, kartlarla başı dertte olan takım; en mecalsiz oyununda bile, mecalli Galatasaray’dan daha sempatik, daha seyredilesi.

Şayet futbol bir gösteri sanatı ise şayet İngilizlerin ‘güzel oyun’ tarifi günümüzde de geçerliyse lambalar hâlâ Beşiktaş için yanıyor. Bırakalım Slaven Biliç, derbi kaybede kaybede Türkiye’ye bir futbol takımı kazandırsın. Bırakalım Biliç, büyük oyunların kaybedeni istatistiğiyle yolunda yürüyedursun….Yeter ki bize, yarınımıza, futbolumuza; boşalmakta olan tribünlerin ruhunu fokurdatacak bir takım armağan edebilsin.

Maçı kaybetmek mühim değil yeter ki oyunu kaybetmeyelim. Maalesef oyunu kazanma noktasında en güçlü isyan içimizdeki tek yabancı teknik adam Biliç’ten yükseliyor.

Ben o isyanın merkezinden yükselen hakiki futbol çığlığıyla meşgulüm.

Bana ne Galatasaray’ın kazanmasından ya da Beşiktaş’ın kaybetmesinden…Sizin için de öyle değil mi!