EMENİKE’Yİ KİM VURDURTTU?
Alışılmadık, futboldan öte şeyler yaşandı Kadıköy’de. Özellikle Emenike’nin
durumu… Çok dramatik değil miydi?
İsmail Kartal inadının yazdığı bir drama bu. Fenerbahçe topa yüzde 61 sahip
olma oranıyla oynayan bir takım. Ligin en fazla pozisyona gireni, en fazla şut
atanı. Lakin 19 şuttan sadece 1’ini gole çevirebiliyor. Makul ortalama ise 9
şutta bir goldür. Rakamlar da ayan beyan gösteriyor ki sarı lacivertli takım,
büyük bir beceri problemi yaşıyor. Bu sıkıntının merkezindeki isim ise
Emenike. Bu sebeple iyi mücadele etmesi kafi değil. O pozisyon çok daha
üst düzey dokunuşları gerektiriyor. Sonuçta Emenike, hiç de fena başlamadığı
maçta ilk gol kaçırma serenatıyla birlikte tribünlerden kurşunu yedi.
Tam
yüreğinden vurulmuş olmalı ki, sıyırıp formasını çıkmak istedi. İşte o esnada
Kartal’ın yaptığı doğruydu. Oyuncusunu sahnede tuttu. Ama bu sadece devre
bitimine kadar sürebilecek devamlılıktı. Sözün özün daha önceki hatalı
tasarruflar yüzünden Emenike-Fenerbahçe birlikteliği artık çok zora girmiştir.
Beşiktaş’tan bu denli kontrollü bir oyun bekleniyor muydu?
Siyah-Beyazlı takımın ilk dakikalardaki iştahı dikkat çekiciydi. Zamanla
Fenerbahçe, oyunu dengeleyip hatta net pozisyonlara girmeyi başardıysa da
Kadıköy formatına uygun bir futbol gösterisi yoktu ortalıkta. Bazen topun 60
saniyeden fazla Beşiktaş’ın ayağında kaldığı anlar oldu. İkinci toplar siyah
beyaz ayaklara ram gibiydi. Buna rağmen Fenerbahçe savunması ilk yarıda hiç
pozisyon vermedi. Egemen, kusursuzdu. Alves de çok iyiydi. Tabi ev sahibi
takımın Gökhan talihsizliğini de unutmayalım. Yerine forma giyen Mehmet Topuz
ise kulübe de kaybolmakta olan bir potansiyel olduğunu hatırlattı.
Fenerbahçe, ikinci yarıda pozisyon üretmekte zorlandı yine de kazandı.
Bunun izahı nedir?
Beşiktaş, kendi sahasının ortasına kadar çekilerek takım halinde kalabalık
ve kademeli savunma anlayışı uyguladı. Fenerbahçe, oyun aklı ve becerisi yüksek
rakibini düşürecek tempoya yeterince çıkamadı. Aslında her oyuncu her şeyini
vererek oynamaya çalıştı ama aynı şey rakip için de geçerliydi. Sarı
lacivertlileri uzaktan şutlar ya da bireysel çığırtkanlıklar sonuca
götürebilirdi. Ya da Beşiktaş maçlarında olduğu gibi Musa Sow. Yine o gelenek
işledi ve ikinci yarıda önemli kontra pozisyonlar bulan Beşiktaş değil, Webo’nun
güç ve becerisi gösterisi, Sow’un da mükemmel vuruşuyla Fenerbahçe kazandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder