27 Ekim 2014 Pazartesi



Futbol duygudur…
Sayısız tarifini yapabilirsiniz futbolun
Oyun diyebilirsiniz
Mücadele diyebilirsiniz
Gol diyebilirsiniz
Kazanmak diyebilirsiniz
Kaybetmek diyebilirsiniz
Hüzün diyebilirsiniz
Sevinç diyebilirsiniz
Dahası hayatın doksan dakikanın içine sığdırılmış konserve hali diyebilirsiniz.


Gençlerbirliği maçında tribünlerden yükselen protestoların ardından İsmail Kartal’ın yüzüne inen ıstırap yüklü gözyaşları, bir başka tarifin ilhamını düşürdü aklıma: “Futbol duygudur”. Bazen işte böyle gözyaşına dönüşür.
Başaracağından emin olamadığım (Çünkü Fenerbahçe coğrafyası, başarı için sayısız değişkeni ustaca yönetmeyi gerektirir) ama kendisine duyulan sevgi halkasının sarı-lacivert renklerin ötesine geçmeye başladığını görebildiğim bu duygu adamı, keşke ruhunun derinlikleriyle örtüşmeyen katı rasyonel bir futbol anlayışıyla yürümese Kadıköy kaldırımlarında…Ve çekildiği zaman duygu dünyasına hatırlasa; futbolda büyük işleri, önemli dönüşümleri,  bilgi-birikimlerine zengin tahayyülleri damıtmayı başaran romantiklerin ve cesurların yapabildiğini.  Sadece çok çalışmakla, emekle, adanmışlıkla, formayı adil şekilde dağıtma duyarlılığıyla yol alınamadığını, alınamayacağını.
Bazı yüzler vardır, başarısına herkes sevinir. O kazandığı zaman rakiplerinin yüreğine dahi küçük bir mutluluk cemresi iner. İsmail Kartal, bu tarife ne kadar uyuyor değil mi?
Öyleyse üzerindeki katı rasyonel kostümleri çıkar hocam. Türk futbolunun yeni renklere, yeni cesaretlere ihtiyacı var.  Duyguyla, aklı-coşkuyu ve emeği birleştirirsen bundan sonra gözlerinden sadece mutluluk gözyaşları dökülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder