ZEKİ'DEN TOPÇU OLUR

Bu yaklaşım size tanıdık geliyor
değil mi?
Şimdi yıllar öncesine yürüyelim, Avni
Aker tribünlerinin uğultusunu dinleyelim. Dünyanın dört bir yayına dağılmış ‘bordo-mavi
görüşler’e kulak verelim.
İşi zordu Şenol Güneş’in, Lemi Çelik’in,
Osman Özköylü’nün ya da Cengiz Atilla’nın…Çünkü Mars’tan, Venüs’ten, ya da
Uranüs’ten gelmemişlerdi. Yüzde yüz yerel ürünlerdi.
Maalesef bizim kendimizden olana, mahallemizin
çocuklarına, aynı kaldırımları arşınladığımıza, aynı havayı soluduğumuza dair aşılmaz önyargılarımız var. Boynuna
‘sıradan yaftası’ yapıştırılmış sayısız topçuyu marka haline getirmeyi
başardığı halde şayet dünya 3.’lüğü apoletini takmasaydı hâlâ hocalığı
tartışılıyor olurdu Şenol Güneş’in.
Artık sadede gelelim mi ne dersiniz?
“Evet Zeki Yavru’dan topçu olur.”
Cengiz’in, Osman’ın, Burak’ın ve daha
nicelerinin serüvenini, bu adamların ‘Trabzonspor’da ne işi var?’ günlerinden
Milli Takım’ın vazgeçilmezleri haline yükselişlerini hatırlarsanız meseleyi
daha kolay kavrarsınız. Goethe’nin hiç unutamadığım bir sözü var: “Yüzde 10
yetenek yüzde 90 çalışmak”. Bu söz belki Zeki mevzuunu daha iyi anlamak için
bize yardımcı olabilir ya da en azından üzerine emek serpiştirilmemiş yeteneğin
hiçbir işe yaramayacağını hatırlamamıza yardımcı olabilir.
Şayet Zeki’den futbol sanatına dair büyük
şeyler beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Ne öldürücü çalımlar atacak
ince bileklere ne doğmamış pozisyonlara kapı aralayacak milimetrik pas tekniğine
ne de oyun zekasıyla takımını yönetecek usta maestro özelliğine sahip. Ancak 11
kişilik takım oyunu içinde pekala değerli, faydalı, işe yarayan bir figüre
dönüşebilir Zeki Yavru. Ayağının yetişmediği yere tartışmasız yüreğiyle yetişmeye
çalışır. (Mustafa Yumlu da öyle…)
Ve eminin çok çalışarak, egzersiz
yaparak, özel antrenman metotlarıyla topla ilişkisini yukarılara taşıyabilir. Yeter
ki, tribünlerin kendisine biçtiği role razı olmasın. Bitirici futbol
işçilikleriyle arasında aşılmaz duvarlar olduğu önyargısına sırtını dayamasın.
Çok çalışarak sizde var olmayan
meziyetlere sahip olamazsınız ama işinizi daha iyi daha verimli yapabilir, performansınızı
yukarılara taşıyabilirsiniz.
İNANMADIM…
Gelelim Zeki Yavru ve Mustafa Yumlu’nun
kadro dışı bırakılma mevzuuna. Şu ana kadar Yönetim Kurulu’nun yaptığı
açıklamalar tatmin edici değil. Yaşananların Mustafa Yumlu’ya kaptanlık
verilmemesine dayandırılması zorlama bir gerekçe gibi geldi bana. Şayet iddia
edildiği gibi Vahit hocayı sabote ettikleri şüphesi üzerine yönetim bu kararı
aldıysa büyük bir haksızlık yapıldığı kanaatindeyim.
Çünkü ne kadar dikkatli bakarsanız
bakın ne Zeki’nin ne de Mustafa’nın yüzünde ihanetin izini göremezsiniz. Ama
performanslarını tartışabilirsiniz….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder