20 Ekim 2014 Pazartesi

                                               


                                              CARDOZA TRABZON OLMUŞTUR
Beni en çok ne etkiledi biliyor musunuz?
Hayır Cardoroza’nın attığı o muhteşem gol değil
Beni en çok Cardoza’nın gol atma isteği etkiledi.
Maçı seyrederken dikkat ettim; ünlü Paraguaylı forvetin yüzünde Trabzon şehrinin bütün hissiyatı, hayal kırıklıkları, yaşanamamışlıklar, ertelenmiş mutluluklar ve en küçük bir kıvılcımda umut devşirme istidadı adeta mücessem bir hale bürünmüştü.

Uzaklardan gelerek çok kısa bir sürede bu aidiyet iklimini ve mazinin ağır yüküne ortak olabilme sorumluluğunu yakalayabilmek ancak bir duygu adamının yapabileceği  iştir. Ben Cardoza’daki bu hali, bu bütünleşmeyi, bu bordo-mavi bakışları görünce kararımı verdim; hükmümü biçtim: Cardoza artık Trabzon olmuştur.
Umarım bu güzel buluşmadan hissemize güzel hikayeler düşer. Trabzon-Cardoza birlikteliği anlamlı, duygulu bir başarı öyküsü olarak arşiv sayfalarına doğru yolculuğa çıkar. Böylece yukarıda yazdıklarım isabetsiz bir teşhis ve erken bir temenniden ibaret kalmaz.
Bu ne yaman çelişki anne!
Trabzon-Mersin İdman Yurdu maçında Mustafa Akbaş, kafasına aldığı darbe sonucu sakatlandı ve oyuna devam edemedi. Baktık ikinci yarıda onun yerine giren Zeki Yavru, sol bekte görev yapıyor. Bu manzarayı görünce ister istemez Ahmet Kaya’nın meşhur şarkısının şu sözleri geldi aklıma: “Bu ne yaman çelişki anne!”
 21-22 transfer yapan bir takım, içine düştüğü sakatlık girdabı yüzünden şu ana kadar sol ayağıyla her hangi bir sıradan futbol işçiliğine dahi şahit olmadığımız Zeki ile sol tarafını savunmaya ve işletmeye çalışıyor. (Aykut Demir ve Yusuf Erdoğan’dan sonra İshak Doğan ile Musa Nizam da sakatlık kervanına katılmış). Bu durumda ‘ters kanat oyuncusu’ kavramından sonra literatüre bir futbol tabiri daha ilave edebiliriz: “Ters bek oyuncusu!”
Trabzonspor’un Mersin galibiyetiyle ilgili önemli not: Kornerlerden gelen asistlerle atılan ilk iki gol; pivot hüviyetinde bir forvete sahipken duran toplarda defansif oyuncuları da devreye sokmanın ne denli geçerli ve etkili bir strateji olduğunu gösterdi.
Mesele 120 kilometre hızla vurmak değil
Sneijder’in Fenerbahçe’ye attığı ilk golün hızı; 104, ikincinin ise 109 küsür km olarak açıklandı. Elbette 120 km hızın üzerinde şahane gol vuruşlarına da aşınayız. Ancak Hollandalı’nın gollerini ayrıcalıklı tutan başka bir şey daha var ki, üzerinde durmaya, konuşmaya ve yazmaya değer. Sneijder, bu vuruşları sağ ayağının içiyle yaptı, Yani yarı plaseydi o şutlar. Yorgunluğun bütün adele ve hücreleri teslim almaya başladığı maçın son anlarına ayak içiyle böyle iki enfes şut sığdırmak Sneijder’in gollerini olağanüstü kılıyor benim nazarımda.
Son söz: Futbolun özeti goldür…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder