23 Aralık 2015 Çarşamba

Ne zaman yolda olsam
Yüreğim yolda kalır
Hangi mezile varsam
Arkada hasret kalır
Maviye küsmüş deniz
Düşünü gönder bana
Gizli gizli habersiz
Döş'ünü gönder bana
Gök asmadan yüzünü
Güneş sürsün izini
Yol dinlerken sözünü
özünü gönder bana

25 Mart 2015 Çarşamba

Bir eline umudu diğerine rengi al
Sözlerin aydınlatsın karanlık geceleri
Dön öfkeye sırtını beyazın içinde kal
Sana kara çalsa da mahalle veletleri
                                                   HB

23 Mart 2015 Pazartesi

EMENİKE’Yİ KİM VURDURTTU?

Alışılmadık, futboldan öte şeyler yaşandı Kadıköy’de. Özellikle Emenike’nin durumu… Çok dramatik değil miydi?
İsmail Kartal inadının yazdığı bir drama bu. Fenerbahçe topa yüzde 61 sahip olma oranıyla oynayan bir takım. Ligin en fazla pozisyona gireni, en fazla şut atanı. Lakin 19 şuttan sadece 1’ini gole çevirebiliyor. Makul ortalama ise 9 şutta bir goldür. Rakamlar da ayan beyan gösteriyor ki sarı lacivertli takım, büyük bir beceri problemi yaşıyor. Bu sıkıntının merkezindeki isim ise Emenike.  Bu sebeple iyi mücadele etmesi kafi değil. O pozisyon çok daha üst düzey dokunuşları gerektiriyor. Sonuçta Emenike, hiç de fena başlamadığı maçta ilk gol kaçırma serenatıyla birlikte tribünlerden kurşunu yedi. 

18 Mart 2015 Çarşamba

Hami’den sonra Ekici’yi bekleyen tehlike
Futbol müthiş bir öğretmen. Ondan hayatı daha iyi anlatan başka bir oyun bulamazsınız. Ders verir, ibret verir, mühlet verir, umut verir, acı verir…
Futbol, yeteneği ve kaliteyi baş tacı yapar ama içine gayret, istikrar ve ahenk yerleştirmezseniz ılık bir yaz meltemi gibi ardında bir teselli mektubu dahi bırakmadan hayallerinizin en pembe anında çekip gider. Böylece size yeni baharların yolunu gözlemek kalır.

16 Mart 2015 Pazartesi

89’a değil 90’a

İlk yarıda Fenerbahçe sahada mıydı?
On bir sarı lacivert adam, bütün meziyetlerini Kadıköy’ün büyülü iklimine ram edip şöyle bir Ankara’ya uğramış gibiydi. Oyunda yoktular, mücadelede yoktur, coşkuda yoktular, estetikte yoktular, hünerde yoktular…Dahası bütün ‘varlar’da yoktular. İsteksiz, keyfiysiz, sebepsiz yürüdüler. Topa hep şaşı baktılar. Top da onlara burun kıvırdı.

9 Mart 2015 Pazartesi

Kabuğunu kıran Aslan’ın vuruluşu….
Galatasaray’ın tempolu başlangıcı sürpriz miydi?
Hamza hoca, başarısını en çok elindeki oyuncu karakterine uygun futbol oynatmasına borçlu. Bu sebeple adres Saracoğlu da olsa Galatasaray’ın top santra noktasından çıkar çıkmaz bütün Florya nüfusunu toplayarak Volkan’ın kalesine doğru akması kendisi açısından doğru stratejiydi.  Elbette bu denli pervasız bir başlangıcı Fenerbahçe beklemiyordu. 

3 Mart 2015 Salı

EKİCİ’YE YAZIK DEĞİL Mİ?
         Bu işte bir yanlışlık yok mu?
Bu işte birçok yanlışlık var, tuhaflık var, olağanüstülük var.
Biz biliriz ki Ersun Yanal’ın olduğu yerde sistem vardır, mücadele vardır, oyun vardır dahası bireysel parlamaları aşan takım vardır? Gel gör ki Yanal’ın Trabzonspor’u bir futbolcunun hüner mıntıkasına bağdaş kurmuş, puan dilenmeye devam ediyor.

2 Mart 2015 Pazartesi

İsyancıyla bir puan

İlk yarıda Konyaspor, Fenerbahçe'yi nasıl kilitledi?
Aykut Kocaman'ın takımına Fenerbahçe teorisini çok iyi çalıştırdığını gördük. Ev sahibi ekip müthiş bir ahenk ve sorumluluk bilinciyle ikinci bölgede başlattığı ve güçlü rakibini kenarlara savrulmaya mecbur bıraktığı takım presiyle Fenerbahçe'ye hüner mıntıkası bırakmadı. Bu sebeple Fenerbahçe'nin hızlı başlangıcı ılık yaz meltemi kadar bile esemedi. Buna karşılık kontraıkışlar için geniş alan üzerinde yürümeyi arzulayan bunda da başarılı olan Konyaspor, henüz 8'de Mahlangu ile golü bulunca oyunun üzerine bağdaş kurmaya koyuldu.

24 Şubat 2015 Salı

SÜRPRİZİ CARLOS YAPTI

Güray’ın golüne nasıl bir tarif yakışır?
Eskiden dilden dile anlatılan goller vardı. Seyretmekten mahrum olduğumuz ama hikayesini dinlediğimiz ya da kitaplara düşen goller…Güray masalsı bir gol hediye etti Kadıköy çimenine…Öncesinde Bilal’ın topu ona bırakışı enfesti. Yumuşak, ince bir sunum yaptı tecrübeli solak. Güray da, sol ayağının içiyle topun adeta kalbine dokundu. Öyle soylu bir dokunuştu ki Mert yerinden dahi oynayamadı. Top yükseldi, falso aldı soldan içeriye nazlı nazlı süzüldü ve filelerle kucaklaştı. Hafızamı zorluyorum ama ceza alanı dışından yapılmış böylesine göz ve gönül okşayan ve böylesine kaleciyi çaresiz bırakan bir plase hatırlayamıyorum.

2 Şubat 2015 Pazartesi

Bütün yollar ‘GOL’e çıkar
         Bir takımı hangi mevkiden kurmaya başlarsın?
Ekseri futbol ahalisinin bu soruya vereceği yegane cevap; ‘KALECİ’dir. Çünkü önce iyi bir koruyana, sonra gladyatör kılıklı savunmacılara, sonra gözleri arkada koşucu orta sahalara ve daha sonra da ‘bir şekilde atar’ denilen gol adamlarına ihtiyaç vardır. Modern futbol entelijansiyası ekseriyetle böyle düşünür. Böyle düşünmekte birçok haklı sebebi de vardır.

6 Ocak 2015 Salı

Alman modelinin kötü kopyası
Futbol Federasyonu’nun yabancı sınırlamasını kaldırması Türk futbolunun geleceğine bir darbe midir?
Tam aksine bu kararın Türk futbolunun önünü açacağı kanaatindeyim. Ancak getirilen kriterler noktasında ciddi eksikler ve yetersizlikler söz konusu. Yeni uygulama şu haliyle Almanya’yı ayağa kaldıran modelin kötü bir kopyası gibi duruyor. Şayet bazı rötuşlar yapılmazsa kısa süre sonra yine başa döneriz. Dünü heba ettiğimiz gibi bugünü ve yarını da heba etmiş oluruz.

5 Ocak 2015 Pazartesi

Bu isyana kulak verin!
Beşiktaş-Galatasaray derbisine farklı bir pencere açmaya ne dersiniz?
İnsanın sadece iliklerine değil ruhuna dahi kasvet üfleyen o rüzgârlı havayı ve bu dondurucu iklimde Galatasaray’ın üç puan pişirme becerisini bir kenara bırakarak soğuk pazar gecesine fantastik bir yerden baktığımda Beşiktaş adına parıltılı yarınların ayak izlerini çok rahat görebiliyorum. Evet Beşiktaş’ın heybesinde Galatasaray kadar tecrübe yok, derinlik yok, kazanma kültürü yok, hatta bireysel kalite yok. Ama onda ve diğer takımlarda olmayan bir şey var.